"Üst düzey resmi mekanların girişlerinde, devlet adamlarının karşılanma törenlerinde, gösterişli davetlerde geleneklere bağlı farklı uygulamalarla karşılaşırız. Kültürel geçmişe ve geleneklere göre ortaya çıkan bu farklılıklar sadece birkaç ortak uygulamaya sahiptir. Bunlar arasında en başta geleni ise kırmızı halı kullanmaktır."
Dünyanın neresine bakarsanız bakın, saygı, yüceltme ve itibar anlamı taşıyan kırmızı halı, asla sadece bir zemin kaplaması olmamıştır. Peki bu kadar evrensel bir anlamı olan bir gelenek köklerini nereden alıyor? Bunu anlamak için halıdan çok renklerin tarihine göz atmakta fayda var. Bir kıtanın keşfiyle başlayan kırmızı-nın yolculuğu, bugün kırmızı halının sahip olduğu prestiji de açıklıyor.
Amerika kıtasının keşfinden sonra bugünkü Meksika bölgesine ulaşan İspanyol tüccarlar, Meksika kaktüsü üzerinden kazıdıkları böcekleri kurutup küçük topaklar haline getirerek kırmızının hammaddesini elde ederler. Kaynaklarını korumak adına da bu sırlarını Avrupalı ithalatçılardan saklamaya da özen gösterirler. Son derece pahalı bir boyama maddesi olan bu kurutulmuş böcekler, böylelikle kırmızıyı sadece soyluların ve zenginlerin kullandığı bir renk haline getirir.
SOYLULARIN RENGİ
Öyle ki bazı toplumlarda kırmızı giymek, sıradan vatandaşlara kanun yoluyla da yasaklanır. Özellikle Japonya ve İtalya'da kırmızı giyen bir insanla karşılaştığınızda, o kişinin "yüksek statü" sahibi olduğu anlaşılır. Bu durum Japonya'da huzursuzluğa yol açar. Soylu ve zengin sınıfın dışında kalan insanlar, bu duruma tepki göstermek için kimonolarında ve hatta iç çamaşırlarında kırmızı kullanmaya başlar.
Onyedinci yüzyıl Fransası'na gelindiğinde ise kırmızı "gücün rengi" olarak ortaya çıkar. Ünlü Fransız tarihçi Joan DeJean'a göre kırmızı bu dönemde Versay Sarayı'nın da adeta resmi rengi haline gelir. Öyle ki, dönemin kralı 14.Lui (Louis XIV) saray içinde dolaşırken adım atacağı her yere küçük bir kırmızı halı döşetir. Diğer yandan bacaklarıyla da fazlasıyla gurur duyan 14.Lui, dizine kadar uzanan bir kısa pantolon ve altına da ipek çorap giymektedir. Bacaklarıyla gurur duyan kral, onların güzelliğini daha belirgin hale getirmesi için de ayakkabılarının topuklarını çarpıcı bir kırmızı tonuna boyatır. Lui'nin bu tarzı kısa sürede diğer soylular arasında da yayılır ve bütün Avrupa'da ökçeler kırmızıya boyanır.
1800'lerin ortalarına gelindiğinde ise sentetik renklerin bulunmasıyla, Avrupa piyasasında yüksek fiyata satılan kırmızı boyanın hammaddesi kurutulmuş kaktüs böceği gözden düşmeye başlar. O güne kadar sadece zenginlerin ve soyluların kullanabildiği bir renk olan kırmızı, endüstrileşerek halkında sahip olabileceği bir renk haline gelir.
İNSANLIK TARİHİNDE KIRMIZI
Bunların dışında, kırmızının zaman zaman çelişkili anlamlar taşıdığını görebilirsiniz. Örneğin Hıristiyan dünyasında kırmızı hem şeytanın hem de Roman Katolik Kilisesi'nin sembol rengi olmuştur. Rönesans resimlerinde ise İsa ve Meryem figürleri sürekli kırmızı kaftan giyerken görülür.
Ayrıca kırmızı mutluluğun da rengidir. Hint kültüründe gelinler evlenirken iyi şans getirmesi için kırmızı gelinlik giyer. Çin'de bebeklerin ilk yaş gününde kutlama kırmızıya boyanmış yumurtlarla yapılır.
Kırmızının öyküsü anlattıktan sonra tekrar "neden kırmızı halı" sorusunun cevabını galiba biraz daha netleştirebiliriz. İnsanlık tarihine en zor elde edilen, yüzyıllar boyunca sadece seçkinlerin kullandığı bir renk olarak katılan kırmızı, bugün de hala devlet adamlarının, dünya starlarının, özel konukların geçeceği yerlere serilmeye devam ediyor.
(¯`★.•*•.♥ღ Cindy Wow ♥ღ .•*•.•★´¯)
Dünyanın neresine bakarsanız bakın, saygı, yüceltme ve itibar anlamı taşıyan kırmızı halı, asla sadece bir zemin kaplaması olmamıştır. Peki bu kadar evrensel bir anlamı olan bir gelenek köklerini nereden alıyor? Bunu anlamak için halıdan çok renklerin tarihine göz atmakta fayda var. Bir kıtanın keşfiyle başlayan kırmızı-nın yolculuğu, bugün kırmızı halının sahip olduğu prestiji de açıklıyor.
Amerika kıtasının keşfinden sonra bugünkü Meksika bölgesine ulaşan İspanyol tüccarlar, Meksika kaktüsü üzerinden kazıdıkları böcekleri kurutup küçük topaklar haline getirerek kırmızının hammaddesini elde ederler. Kaynaklarını korumak adına da bu sırlarını Avrupalı ithalatçılardan saklamaya da özen gösterirler. Son derece pahalı bir boyama maddesi olan bu kurutulmuş böcekler, böylelikle kırmızıyı sadece soyluların ve zenginlerin kullandığı bir renk haline getirir.
SOYLULARIN RENGİ
Öyle ki bazı toplumlarda kırmızı giymek, sıradan vatandaşlara kanun yoluyla da yasaklanır. Özellikle Japonya ve İtalya'da kırmızı giyen bir insanla karşılaştığınızda, o kişinin "yüksek statü" sahibi olduğu anlaşılır. Bu durum Japonya'da huzursuzluğa yol açar. Soylu ve zengin sınıfın dışında kalan insanlar, bu duruma tepki göstermek için kimonolarında ve hatta iç çamaşırlarında kırmızı kullanmaya başlar.
Onyedinci yüzyıl Fransası'na gelindiğinde ise kırmızı "gücün rengi" olarak ortaya çıkar. Ünlü Fransız tarihçi Joan DeJean'a göre kırmızı bu dönemde Versay Sarayı'nın da adeta resmi rengi haline gelir. Öyle ki, dönemin kralı 14.Lui (Louis XIV) saray içinde dolaşırken adım atacağı her yere küçük bir kırmızı halı döşetir. Diğer yandan bacaklarıyla da fazlasıyla gurur duyan 14.Lui, dizine kadar uzanan bir kısa pantolon ve altına da ipek çorap giymektedir. Bacaklarıyla gurur duyan kral, onların güzelliğini daha belirgin hale getirmesi için de ayakkabılarının topuklarını çarpıcı bir kırmızı tonuna boyatır. Lui'nin bu tarzı kısa sürede diğer soylular arasında da yayılır ve bütün Avrupa'da ökçeler kırmızıya boyanır.
1800'lerin ortalarına gelindiğinde ise sentetik renklerin bulunmasıyla, Avrupa piyasasında yüksek fiyata satılan kırmızı boyanın hammaddesi kurutulmuş kaktüs böceği gözden düşmeye başlar. O güne kadar sadece zenginlerin ve soyluların kullanabildiği bir renk olan kırmızı, endüstrileşerek halkında sahip olabileceği bir renk haline gelir.
İNSANLIK TARİHİNDE KIRMIZI
Bunların dışında, kırmızının zaman zaman çelişkili anlamlar taşıdığını görebilirsiniz. Örneğin Hıristiyan dünyasında kırmızı hem şeytanın hem de Roman Katolik Kilisesi'nin sembol rengi olmuştur. Rönesans resimlerinde ise İsa ve Meryem figürleri sürekli kırmızı kaftan giyerken görülür.
Ayrıca kırmızı mutluluğun da rengidir. Hint kültüründe gelinler evlenirken iyi şans getirmesi için kırmızı gelinlik giyer. Çin'de bebeklerin ilk yaş gününde kutlama kırmızıya boyanmış yumurtlarla yapılır.
Kırmızının öyküsü anlattıktan sonra tekrar "neden kırmızı halı" sorusunun cevabını galiba biraz daha netleştirebiliriz. İnsanlık tarihine en zor elde edilen, yüzyıllar boyunca sadece seçkinlerin kullandığı bir renk olarak katılan kırmızı, bugün de hala devlet adamlarının, dünya starlarının, özel konukların geçeceği yerlere serilmeye devam ediyor.
(¯`★.•*•.♥ღ Cindy Wow ♥ღ .•*•.•★´¯)
(¯`★.•*•.♥ღ Cik...♥ღ .•*•.•★´¯)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder