Hakkımda

Fotoğrafım
istanbul, Avrupa, Türkiye
Hey if the you a c note become love does what what from adds stay the situation... Hey love the you reach or the and every thing victorious is not be legally to the you." "EY AŞK SEN OLMASAN NE KALIR HİKAYEDEN... EY AŞK; SEN VAR YA SEN, HER ŞEY SANA MAĞLUP HÜKMEN." cik... (¯`★.•*•.♥ღ Cindy Wow ♥ღ .•*•.•★´¯) We come to love not by finding the perfect person but by learning to see an imperfect person perfectly! (Biz sevmek için geliriz, kusursuz kişiyi buluyor ama kusurlu bir kişi için kusursuz biçimde görmeyi öğreniyoruz!) (¯`★.•*•.♥ღ Cik...♥ღ .•*•.•★´¯)

Çarşamba, Eylül 26, 2007

ŞARAP






























****************
ŞARAP yeme içme zevkinden söz ederken kesinlikle ilk akla gelen konulardan birisidir. Şarap, hem özenle hazırlanmış sofralara eşlik eden, hem de tek başına büyük bir keyifle tüketilebilen ender içkilerden biridir.
Bugün Türk insanının tercih ettiği içkilerin başında rakı gelmektedir. Türk sofrasında çok önemli bir yere sahip olan rakının kendine özgü adabı, içen içmeyen pekçok kişi tarafından gayet iyi bilinir.Çeşitleri yoktur, soğuk içilir, beyaz peynir ve kavunla iyi gider... Birkaç önemli kuralı bildiğinizde rakı pek de "zor" bir içki değildir.Rakı efkarın,kederin,hüznün içkisidir.Oysa şarap,aşkın,mutluluğun içkisidir.
Şarap, tüm içkiler arasında en fazla çeşitliliğe sahip olandır.Aynı zamanda yaşayan bir içkidir de şarap. Doğar, olgunlaşır, yaşlanır ve vadesi dolunca ölür.Pek çok inceliklerinin bulunması ve tüm bu incelikleri bilmenin şaraptan alınacak keyfi arttıracak olması pek de şaşırtıcı değildir.
Anadolu, şarabın iki-üç vatanından birisi; hatta önde geleni. Şarap tarihi ve Anadolu... İnsanlığın çok eski dönemlerinden, M.Ö. 4000'den bu yana birbirinden ayrılamayacak kadar içiçe geçmiş iki unsur. Bu topraklarda nerdeyse 6000 yıldır üzüm var, bağ var, şarap var...Arkeolojik kazılarda çıkarılan binlerce yıllık kadehler ve testiler, İyonya döneminden kalma dünyanın en eski amforaları, Hitit Krallarını Tanrılara içki sunarken gösteren resimler, üzerinde üzüm salkımı bulunan Kilikya sikkeleri, efsaneler, yazıtlar... Türkler Anadolu’ya gelmeden şarabı biliyorlar mıydı? Eski Türklerde Göktanrı şarabı takdis ettiğinden, bağın ve şarabın bulunduğu yere kötü ruhların girmediği kabul olunurdu. Yeni doğan çocuklar için, düğününde açılmak üzere bir küp şarap gömülürdü.Şarapçılık Osmanlı'nın ağır yasakları altında gerilerken, bir Anadolu çocuğu olan şarap da kendi ülkesinde öksüz kalmıştır. Zaman içerisinde Anadolu insanına yabancılaşması hüzün vericidir aslında...
Son 5 yıldır Türk Şarapçılığı için çok önemli olduğu muhakkak, yenive kaliteli teşebbüsler var. Üzüm üretiminde dünya 3.sü olan Türkiyenin şarap üretiminde çok alt sıralarda olduğunu görüyoruz. Oysa üst sıralarda yer almaması için hiçbir neden yok. Çünkü Elazıg yöresi üzümleri(öküz gözü), Ankara(,karacık karası) Kapadokya Emir üzümleri Fransız üzümleri ile yarışır kalitede üzümlerdir.Bugün Anadolu'da bilimsel oranda şarap üretimi yapan 45 kuruluş ve bunların da 250 kadar çeşit şarap üretimleri vardır. Gönül istiyor ki, bunu takip edenler hızla çoğalsın. Şampiyonlar ligine çıkmamızın çarelerinden biri de bu.Üstelik de hakediyoruz, çünkü 6000 yıllık bir şarap geleneğinin mirasçısıyız bu topraklarda.
Türkiye'de şarabın en çok, Egeliler tarafından tüketildiği bildirildi. ProCon GfK'nin, Türkiye kent genelinde bin 83 kişi ile gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarına göre, araştırmaya katılanların yüzde 16'sı şarap içerken, yüzde 84'lük kısmı şarap içmiyor.
Şarap içmeme nedenleri arasında dini nedenleri gösterenlerin oranı yüzde 28. Hiç içki kullanmadıkları için şarap içmeyenler yüzde 37'lik bir kesimi oluştururken, yüzde 18'i şarabı sevmiyor, yüzde 11'i de sağlığa zararlı buluyor.
Bölgeler bazında bakıldığında şarap tüketenlerin en yüksek olduğu bölge yüzde 30 ile Ege Bölgesi.
Tüketim oranı açısından ikinci sırada yüzde 17 ile Akdeniz ve Marmara bölgeleri yer aldı. Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri yüzde 8 şarap içme oranıyla son sıralarda bulunuyor.
Araştırmaya göre erkekler kadınlara göre daha çok şarap içiyor. Kadınların şarap içme oranı yüzde 14 olurken, erkeklerde bu oran yüzde19 civarında bulunuyor.
Üst gelir ve eğitim gruplarında ise şarap içme oranı yüzde 40'lara kadar çıkıyor.
Şarap içme sıklığına bakıldığında ise 2-3 günde bir şarap içenlerin oranı şarap tüketicileri içinde yüzde 7'lik bir grubu oluşturuyor. Şarap içenlerin ortalama şarap içme sıklığı ayda iki kez.
Şarap içenlerin yüzde 28'i şarabı evde tüketmeyi tercih ederken, ev dışında içenlerin oranı yüzde 21. Yüzde 50'si ise şarabı hem ev hemde ev dışında tüketiyor

Mahzenlerde senelerce yıllanmış şaraplar, diğer şaraplar gibi paldır küldür içilmiyor. Bunları özel karaflara itinayla süzmek, havalandırılıp "açıldıktan" sonra yudumlamak gerekiyor...
Şarap sabit serinlikte ve ışıksız, titreşimsiz ortamda yıllarca bekletildiğinde, tabii eğer eskitilmeye uygun, güçlü bir şarapsa, önemli kimyasal değişimler geçiriyor ve lezzetleri farklılaşıyor. Beyaz şarapların altın sarısı veya yeşil altın olan renkleri koyulaşıp kehribara doğru dönüyor, tatlarında da kayısı gibi olgun meyveler, fındık ve ceviz gibi yemiş çeşnileri oluşuyor. İçimleri yumuşuyor, gençken sivri olan asitleri ve alkolleri tırmalamaz hale geliyor, damakta yuvarlak, kaygan, akıcı bir kıvam kazanıyor.
Yıllanmış beyaz şaraplar, bu koku ve tatlarının inceliği ve kırılganlığı dolayısıyla, karafa süzülmedikleri gibi fazla da soğutulmuyor. Genç beyazlarda 8 derece civarında bir ısıda servis yapılırken, eskitilmiş beyazlarda bu 10, 12 derecelere çıkabiliyor. Dömisek ya da tatlı beyazlar ise, yıllanmayı daha iyi kaldırıyor. O kadar ki, dünyanın en iddialı beyaz şarabı Château d’Yquem’in iyi rekolteleri, 300 yıla kadar bekletilebiliyor ve hâlâ zevkle içiliyor. Bizde de Narince üzümünden yapılan beyazlar yıllandıkça güzelleşiyor. Piyasada tek tük bulunan 1996 Kavaklıdere Narince’leri, 1993 ve 1995 Diren Dörtnal’ları ele geçirebilirseniz, bu üzümün yıllandıkça ne kadar güzel şarap verdiğini bizzat fark edebilirsiniz.

Kırmızı ritüeli
Beyaz şarapta yıllandırma, istisnai bir durum. Yıllanabilir şaraplar, daha çok kırmızıların arasından çıkıyor. Ama yıllanmış kırmızıların servisi ve tadına varılması, beyazlardan çok daha karmaşık... Kırmızı şaraplar,
çok zarif ve kırılgan bukelere sahip olan Burgonya şarapları gibi küçük istisnalar dışında, mutlaka karafa süzülüyor.
Önce, içeceğiniz şarabı serin mahzende yatık konumundan çıkarıp yıllar içinde oluşan tortularının dibine çökmesi için birkaç saat -en iyisi bir gün- dik tutuyorsunuz. Ardından,
-mahzende ya da yemek salonunda, nasıl isterseniz-, önce bir mum yakıyorsunuz. Şişeyi sarsmadan, önce kapsülü açıyor, mantarın üzerinde biriken tozları şaraba bulaşmaması için siliyor, mantarı itinayla çıkarıyorsunuz. Deterjanla yıkanmamış, yabancı koku ve tatlar sinmemiş kristal
(ya da iyi camdan) karafı sol elinize alıyor, sağ elinizdeki şarabı ağır ağır karafa süzüyorsunuz. Şişe bu arada mumun biraz üzerinde duruyor, mumun dipten gelen ışığı sayesinde şarabın tortulu kısmına gelip gelmediğinizi anlıyorsunuz. Tortulu olan dipteki
2-3 santilitrelik kısma gelince,
süzme işlemini bitiriyorsunuz.
Yıllar boyunca oksijenle temas etmeyip kapalı kalan şarap, yaşayan bir sıvı olduğu için, seneler sonra gördüğü oksijenle reaksiyona girerek yavaş yavaş "canlanıyor", kendini açıyor. Karaftaki şarabı yemek yiyeceğiniz ve şarap yudumlayacağınız salonda yarım ila bir saat bekletip hem ısısının yükselmesini hem de iyice açılmasını bekliyorsunuz. Uzun yıllar o an için bekletilen şarap, ancak böyle özenli bir seremoninin sonunda kendisini size teslim ediyor.
Yıllanmış şaraplar, ideal içim zamanını geçerek "boşalmış" ve sıradanlaşmış değillerse, güçlü lezzetlere sahip oluyor. Seneler içinde oluşan esterleşme, şarabı biraz ağır kılabiliyor. Bunun için yıllanmış şarap, tıpkı bir assolist gibi uvertürlerden sonra sahneye çıkmalı. Yemeğin başında daha hafif, daha genç şaraplar içilmeli ve onlarla damak alıştıktan, karın da biraz doyduktan sonra sahne çok az ve nötr yiyecekler eşliğinde eski şaraba bırakılmalı. Tıpkı garsonların servisi kestikten, çatal bıçak sesleri durulduktan sonra gazinonun assolistinin sahne alması gibi, yıllanmış şarabın rolünü başka şeyler çalmamalı, masada ona konsantre olunmalı.
Tabii eski şarapların, normale oranla biraz daha geniş kadehlerle içilmesi gerektiğini de belirtmeliyiz. Zira karaftaki havalanma, kadehte de devam ediyor.
Ünlü bir yazar, şarabı "Güneşin topraktan olma oğlu" olarak tanımlıyor. Belki ona küçük bir ek yapmalıyız: "Güneşin topraktan yaptığı, zamanın koynunda büyüttüğü oğlu".

DOLUCA ÖZEL KAV KIRMIZI
Bitmap
Altın madalyası var
Doluca Özel Kav koyu kırmızı, bordoya çalan tonda bir şarap. Diyarbakır ve Elazığ yöresi üzümlerinden üretiliyor. 12 ay boyunca ufak boy Fransız meşe fıçılarda yıllandırılan Özel Kav, karanfil, vanilya, mürdüm eriği ve böğürtlen aromalarını çağrıştıran, belirgin ve zengin bir meyvemsi bütünlüğe sahip. Oldukça gövdeli bir yapısı var. Yani dolgun ve güçlü bir lezzete sahip. Birbirini iyi tamamlayan Boğazkere ve Öküzgözü cinslerinin dengeli bir harmanı ile üretilmiş. Rekolte yılı (üzümün hasat edildiği yıl) 2000 olan bu şarap Fransa'da 2001 yılında Challenge International du Vin yarışmasında altın, bu yıl Belçika'daki Monde Selection yarışmasında ise gümüş madalya aldı. Etler, kebaplar, lazanya, ravioli, tortellini ile 16-20 derece sıcaklıkta içilebilir, 7-8 yıl saklanabilir. Perakende satış fiyatı 16 milyon 500 bin lira.
SARAFİN MERLOT
Bitmap
Yumuşak içimli ve gövdeli
Sarafin Merlot koyu bordo renkte. Merlot, üzümün türüne verilen ad. Sarafin Merlot türüne özgü canlı ve zengin bir meyvemsi karaktere sahip. Fransız meşe fıçılarda yıllandırılarak, vanilya ve karamelimsi aromalar kazandırılıyor. Oldukça yumuşak içimli ve gövdeli bir şarap. Meyveleri çağrıştıran özgün lezzetlerini damakta güçlü bir şekilde hissettiriyor. 2001 rekoltesi, Saroz bölgesindeki 10 yaşını geride bırakmış, Merlot asmalarından hasat edildi. 2000 rekoltesi, özgün meyvemsi karakteri ile Fransa'da Challenge International du Vin'de 2001 yılında gümüş madalya aldı. Kuzu ve dana etleri, tandır, incik, kebaplar ve hamur işleriyle, 16-18 derecede içilebilir. 6-7 yıl saklanabiliyor. Perakende satış fiyatı 21 milyon lira.
SARAFİN CABERNET SAUVIGNON
Bitmap
Mikro bağcılık yöntemiyle üretiliyor
Rengi koyu bordo. Ufak boy Fransız meşe fıçılarda 18 ay boyunca yıllandırılıyor. Cabernet Sauvignon üzüm cinsine özgü aromaların yanı sıra, fıçıda eskime sonucu kazandığı vanilyamsı aromayı belirgin bir şekilde hissettiriyor. Dolgun ve kompleks yapılı şarap, uluslararası kaliteye sahip Cabernet Sauvignon türünde aranan yüzde 14 alkol oranına sahip. 2000 yılı rekoltesi 11 yaşındaki Cabernet Sauvignon asmalarından hasat edildi. Mikro bağcılık yöntemleri ile üretiliyor. Güçlü soslu kırmızı etler ve spagetti ile 16-18 derece sıcaklıkta içilebilir. 10 yıl saklanabiliyor. Perakende satış fiyatı 23 milyon 500 bin lira.
KAVAKLIDERE BOĞAZKERE
Bitmap
10 yıl saklayabilirsiniz
Rengi yoğun kırmızı olan Boğazkere, kuru meyve ve incir kokusu taşıyor. Yapılı, kuvvetli ve buruk bir lezzeti var. Monocépage (tek bir tür üzümden yapılan) bir ürün. Kavaklıdere, Boğazkere üzümünü başka şaraplarda kupaj olarak kullanmıştı, sonunda tek başına denemeye karar verdi ve Kavaklıdere Boğazkere böyle ortaya çıktı. 12 ay boyunca meşe fıçılarda eskitiliyor ve bu sürede meşenin aromaları, üzümün aromalarıyla karışıyor. Neticede meyveli, baharatlı ve boisé (meşe kokulu) bir şarap elde ediliyor. Gelişimi şişede bir sene boyunca takip ediliyor. Gerekli koşullar sağlandığında üretim tarihinden itibaren 10 sene kadar yıllandırılabilir. Kırmızı ve beyaz etlerle birlikte içilebilir. Perakende fiyatı 19 milyon 500 bin lira.
SARAFİN CHARDONNAY
Bitmap
Kızarmış ekmek aromalı
Koyu saman sarısı renginde, Chardonnay türüne özgü meyvemsi karaktere sahip. Kızarmış ekmeği çağrıştıran zengin aromalar taşıyor. Damakta yumuşak bir akıcılığa sahip, oldukça gövdeli, tam bir ana yemek şarabı olarak tanımlanıyor. 2001 rekoltesi 10 yaşını geride bırakmış Chardonnay asmalarından hasat edildi. Fransa'da 2001 yılında Vinalies Internationales yarışmasında Sarafin Chardonnay 99 gümüş, Fransa'da 2000 ve 2001’de Challenge International du Vin'de bronz ve gümüş madalya aldı. Fransa'da 2002 ve 2003 yıllarında Chardonnay du Monde yarışmasından bronz ve gümüş, bu yıl Slovakya'da yapılan Ljubljana Şarap Yarışması'ndan ise altın madalyaları var. Ana yemekler, soslu spagettiler ve beyaz etle 8-10 derecede içilebilir. 5-6 yıl saklanabiliyor. Perakende satış fiyatı 21 milyon lira.
KAVAKLIDERE KALECİK KARASI
Bitmap
Orta Anadolu üzümlerinden
Orta Anadolu'da Ankara yakınlarındaki Kalecik'teki Kalecik Karası üzümü, uzun yıllar süren ihmal sonucu kaybolmaya yüz tutmuştu. Ancak Kavaklıdere Şarapları, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile Türk ve Fransız uzmanlarının uzun süren çabaları neticesinde ortaya bu sek şarap çıktı. Zengin ve iyi dengelenmiş bir yapıya sahip. Prestijli bu özel şarap, kalıcı ve etkileyici kırmızı meyve aromaları içeriyor. Şarabın yapısı, şişede 8-10 yıl boyunca iyi bir gelişim göstermesini sağlıyor. Yakut taşı renginde. Vanilya, kakao ve taze kırmızı meyve tadında. 1995 yılından bu yana aldığı yedi ödülü var. Kırmızı et, peynir çeşitleri ve özellikle şatobriyan ile uyumlu. 16-18 derecede içilebilir. Perakende satış fiyatı 21 milyon lira.
KAVAKLIDERE ÖKÜZGÖZÜ
Bitmap
Peynirle içebilirsiniz
Rengi canlı kırmızı ve hafif yoğun. Meşe fıçı, meyve ve baharat kokusu var. Kavaklıdere Öküzgözü sek bir şarap. Meşe fıçılarda 12 ay boyunca bekletildikten sonra, bir sene boyunca da şişede gelişimi takip ediliyor. Şarabın yapısı, şişede en az 10 yıl süre ile iyi bir gelişim göstermesini sağlıyor. Tadı meyveli (kiraz, böğürtlen, frambuaz, kuru erik), yuvarlak yapılı ve kalıcı. 2000'de İngiltere'de International Wine and Spirits Competition'da bronz madalya, İtalya'da Egologico Internazionale'de altın madalya kazandı. Kırmızı ve ızgara et, peynir çeşitleri ve tavukla 16-18 derecede içilmesi tavsiye ediliyor. Perakende satış fiyatı 21 milyon lira.
KAVAKLIDERE NARİNCE
Bitmap
Papatya kokulu bir beyaz
Kavaklıdere Şarapları'nın monocépage (monosepaj-tek üzüm kullanılarak üretilmiş şarap) ürünlerinden biri olarak piyasaya çıkardığı bu şarap, bir sene meşe fıçıda, daha sonra bir sene de şişede bekletiliyor. Tokat’ın meşhur Narince üzümünden yapılıyor. Piyasaya çıktığı andan itibaren tüketilmeye hazır olan Narince istenirse 4-5 sene daha bekletilebilir. Rengi sarı-yeşil. Narenciye, limon ve papatya kokulu. Tadı ise gövdeli, yuvarlak meşe fıçı tadı. Başlangıç yemekleri, deniz ürünleri ve kümes hayvanlarıyla 8-10 derecelik ısıda içilmesi öneriliyor. Perakende satış fiyatı 19 milyon 500 lira.
SARAFİN SAUVIGNON BLANC
Bitmap
Uzakdoğu mutfağıyla iyi gidiyor
Yeşilimsi sarı renkteki Sarafin Sauvignon Blanc, yeşil elma, yeşil erik ve taze yeşil baharatları çağrıştıran zengin ve canlı bir aromatik karaktere sahip. Saroz Yarımadası’nda üretilen üzümlerden yapılıyor. Tadı oldukça canlı ve serinletici. Sek yapıda ve aromatik karakterini damakta tüm gücüyle hissettiriyor. Fransa'da 2000 ve 2002 yıllarında yapılan Vinalies Internationales yarışmalarında gümüş madalya kazandı. Deniz mahsulleri, Uzakdoğu ve Hint mutfağı ile 8-10 derece sıcaklıkta içilebilir. 2-3 yıl saklanabilir. Perakende satış fiyatı 17 milyon lira.
DOLUCA SAFİR
Tatlılar, kekler dondurmalarla ideal
En iyi 10 şarap listesinde yer alan tek tatlı şarap. Misket üzümlerinden yapılan Safir, turunçgiller, bal, papatya gibi son derece zengin ve canlı aromaları çağrıştırıyor. Altın sarısı renkte. Tadı tatlı, serinletici, yumuşak içimli ve aromatik karakteri belirgin. Rekolte yılı 2000 olan Safir Fransa'da 2000 ve 2001 yıllarında yapılan Vinalies Internationales yarışmasında gümüş ve altın madalya aldı. Tatlılar, kekler, meyveler ve dondurmalarla 6 derecede içilebilir. 2-3 yıl saklanabiliyor. Perakende satış fiyatı 5 milyon 750 bin lira.

alıntıdır

(¯`★.•*•.♥ღ Cindy Wow ♥ღ .•*•.•★´¯)


(¯`★.•*•.♥ღ Cik...♥ღ .•*•.•★´¯)

Hiç yorum yok: